Müşteki; suç işlenmesiyle zarar gören veya mağdur olan kişi olup, aynı zamanda şikayetçi sıfatını da taşır.
Müşteki, suç oluşturan eylemden etkilenen kişidir ve suçun ve failin bilinmesi durumunda, kanunda belirtilen zamanaşımı süreleri içinde şikayet hakkını kullanabilir.
Bu hak, polis, jandarma veya savcılığa beyanda bulunmanın yanı sıra, savcılığa veya mahkemeye yazılı beyanla da kullanılabilir.
Şikayet hakkı, gerçek kişilere ve tüzel kişilere tanınan bir hak olup, bu hakkı kullanan kişiye müşteki denir.
Bu arada; Dezenformasyon Nedir? Dezenformasyon Yasası Nedir? başlıklı içeriğimize de göz atabilirsiniz.
Müşteki’nin Şikayet Hakkı Nedir?
Şikayet hakkı; suçun soruşturulması veya kovuşturulması için yetkili savcılık makamına başvurma hakkıdır ve mağdur veya zarar gören kişiye tanınmış bir hak olarak kabul edilir. Bu hak, hem gerçek kişilere hem de tüzel kişilere verilmiştir.
Tüzel kişiler, şikayet hakkını kullanmak için yetkili organlar aracılığıyla Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunurlar.
Şikayet hakkı, kişiye özgü bir hak olduğundan devredilemez. Bu nedenle mirasçılar, bir kişinin şikayet hakkına sahip olamazlar.
Ancak, müşteki, ölmeden önce şikayet hakkını kullanmış ve bu haktan dolayı bir kovuşturma süreci başlamışsa, mirasçılar ilgili davanın bir tarafı olarak “katılan” veya “müdahil” sıfatıyla katılabilirler. Bu bilgiler doğrultusunda, şikayet hakkıyla ilgili içerik yazılabilir.
Müşteri Sanık Ne Demek?
- Müşteki; suçtan zarar gören veya mağdur olan kişi olup, şikayet hakkını kullanan ve aynı zamanda suç isnadı altında bulunan kişiyi ifade eder.
- Müşteki sanık ise; bir davanın kovuşturma aşamasında katılma talebinde bulunmayan ve dolayısıyla katılan veya müdahil sıfatı taşımayan kişidir.
Ancak aynı şahsın davaya katılma talebi olduğunda, bu kişi “katılan/müdahil sanık” olarak kabul edilir.
- Mağdur şüpheli ise; suçtan zarar gören veya mağdur olan kişi olmasına rağmen şikayet hakkını kullanmayan ve aynı dava dosyasında şikayetçi olan kişiyle ilgili bir durumu ifade eder.
Aynı olayda hem suçtan zarar gören hem de mağdur olan bir kişiye suç isnadında bulunulduğunda, soruşturma aşamasında “mağdur şüpheli” ve kovuşturma aşamasında ise “mağdur sanık” sıfatları kullanılır.
Müşteki İle Davacı Arasındaki Farklar
- Müşteki, suçtan zarar gören veya mağdur olan ve bu nedenle Cumhuriyet Savcılığına başvurarak şikayet hakkını kullanan kişidir.
Müşteki, suçun işlenmesiyle ortaya çıkan zararının giderilmesi veya suçlunun cezalandırılması için adli mercilere başvurarak davada taraf olur.
Öte yandan, davacı kavramı daha geniş bir anlam taşır.
- Davacı; kendi haklarının ihlal edildiğini iddia eden ve bu hak ihlali nedeniyle uğradığı zararın tazmini veya ihlal edilen hakkının iadesini talep eden taraftır.
Davacı, sivil davalar gibi hukuki süreçlerde ortaya çıkar ve haklarının ihlal edildiğini kanıtlayarak mahkemeye başvurur.
Müşteki ve davacı kavramları, suç ve hukuk alanlarında farklı rolleri ifade eder.
- Müşteki, suç işleyen kişi veya kişilere yönelik olarak suç duyurusunda bulunurken,
- Davacı, haklarının ihlal edildiği bir durumda tazminat veya hak iadesi talebinde bulunur.
Müşteki Şikâyet Süresi Nedir?
Zamanaşımı; suçun işlenmesinden sonra belirli bir süre içinde devletin dava açma, ceza infazı veya müsadere gibi yetkilerinin sona erdiği hukuki bir kavramdır.
Türk Ceza Kanunu’nun 72. maddesi uyarınca zamanaşımı üç farklı türde düzenlenmiştir: dava zamanaşımı, ceza zamanaşımı ve müsadere zamanaşımı.
- Dava zamanaşımı; Suçun işlenmesinden itibaren belirli bir süre içinde dava açılması gerektiğini ifade eder.
- Bu süre, suçun türüne ve cezasına bağlı olarak değişebilir.
Dava zamanaşımı süresi, suçun işlenmesinden itibaren başlar ve belirli bir süre sonra devletin dava açma yetkisi sona erer.
Dava zamanaşımı süresi, suçun önemi ve toplumun suçlara olan ilgisi gibi faktörlere göre farklılık gösterebilir.
- Ceza zamanaşımı; Suçun işlenmesinden itibaren belirli bir süre içinde cezanın infaz edilmesi gerektiğini ifade eder.
- Ceza zamanaşımı süresi, suçun türüne ve cezasına göre değişiklik gösterir.
Bu süre, suçun işlenmesinden itibaren başlar ve belirli bir süre sonra ceza infazı yetkisi sona erer.
- Müsadere zamanaşımı ise; Suçun işlenmesinden itibaren belirli bir süre içinde müsaderenin uygulanması gerektiğini ifade eder.
- Müsadere zamanaşımı süresi de suçun türüne ve müsadere edilecek varlığın niteliğine göre değişebilir.
Bu süre, suçun işlenmesinden itibaren başlar ve belirli bir süre sonra müsadere yetkisi sona erer.
Bu üç tür zamanaşımı, suçun zaman içinde unutulması, delillerin kaybolması veya adli yargılama ilkesinin gereklilikleri gibi nedenlerle belirlenmiştir.
Zamanaşımı süreleri, hukukun belirlediği bir sınırlama olarak suçlarda adaletin sağlanması ve hukuki güvenliğin korunması amacını taşır.